Çanakkale Zaferi İle İlgili Güzel Sözler

Sayfa Açıklaması: Hazırlanan bu sayfada Çanakkale Zaferi İle İlgili Güzel Sözler yer almaktadır.

Çanakkale Zaferi, önderliğini Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı 7 düveli denize döktüğü dünyanın konuştuğu muazzam bir savaş muharebesidir.O dönemde Kurmay Yarbay ve Albay olan Mustafa Kemal Atatürk emrindeki askerlere o muhteşem sözü olan 'Ben size taarruz etmeyi değil ölmeyi emrediyorum' diyerek 7 düveli denize döktü.Kahraman mehmetçiklerimiz ve değerli subaylarımızın mücadelesi ile yokluk içinde ingilizlerin ve diğer işgalci devletlerin ellerinde bulunan gemiler, silahlara rağmen türk ordusu düşmanı Çanakkale'de denize dökerek dünyaya büyük bir mesaj verdi.Askerlerin kafasında miğferi yoktu işgalci devletlerin attığı çivili bombalar o yiğit  şehitlerimizin kafalarına saplanıyordu ama onlar umursamıyordu iman dolu kalpleri ile gavurlara bırakmadılar bu toprakları. Ruhları Şad olsun hepsine minnettarız.Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.


ÇANAKKALE ZAFERİ SÖZLERİ:
Bu topraklarımızı vatan yapan aziz şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferini kutluyor aziz şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz.

Bir ulus ve vatan yaratan bu kutlu günde 18 Mart şehitlerini minnetle anıyoruz.

Dur yolcu bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir. Çanakkale zaferimiz kutlu olsun.

Türk milletinin Çanakkale’de elde ettiği zafer, bütün dünyaya verilmiş bir insanlık dersidir.

Bugün, zaferlerin en büyüğü, günlerin en anlamlısı olan Çanakkale Zaferi ve Şehitler Gününü idrak etmekteyiz.

Çanakkale Zaferi; vatan topraklarını korumak için şahlanan Türk ulusunun muhteşem bir destanıdır.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda. Şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.

Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber. Aziz şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.

Devletimiz, şehit yakını ve gazilerimizin bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da yanlarında olmaya devam edecektir. Şehitlerimizi anar zaferimizi kutlarız.

Çanakkale Zaferi, vatan topraklarını korumak için şahlanan bir milletin bağımsızlığının ve egemenlik aşkının ibret verici kahramanlık destanıdır.

18 Mart 1915, Türk tarihinde bir askeri ve siyasi başarı olmaktan öte inanç, azim ve yiğitlikle örülmüş bir destanın yaradılış tarihidir. Zaferiniz kutlu olsun…

Dönmeyi hiç düşünmediler. Bu vatanı evlatlarına bırakabilmek için canlarını gözlerini bile kırpmadan verdiler. Saygı ve minnetle şehitlerimizi anıyoruz.

Çanakkale Zaferi, vatanseverlik, fedakârlık, cesaret gibi yüksek faziletlerin kahramanca sergilendiği bir destandır. Aziz Türk milletimizin bu onurlu günü kutlu olsun.

Bu destansı zaferin temelinde güçlü bir inanç, büyük bir vatan aşkı ve özgürlük tutkusu vardır. Çanakkale şehitlerimizi minnetle anmaktayız.

Milletimiz, mukaddes vatanımızın korunması için canlarını veren şehitlerini ve gazilerini hiçbir zaman unutmayacak, onların bıraktıkları kutsal mirasa, vatanımıza ve bayrağımıza onurla sahip çıkacaktır.

Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 102. yıldönümünü kutlamanın ve kutsal vatanımız için canlarını feda eden şehitlerimizin Şehitler Günü’nü idrak etmenin onurunu yaşıyorum.

Tarihe altın harflerle yazılan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102. yıldönümünde milletimizin bu onurlu gününü kutluyor, kahraman şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi şükran ve rahmetle anıyorum.

Türk milleti Çanakkale’de elde ettiği üstün başarısı ile tüm dünyaya, bağımsızlığı ve vatan toprağı söz konusu olduğunda, karşısında hiçbir gücün duramayacağı mesajını en açık şekilde vermiştir.

Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü’nde; bir kahraman olarak ölümsüzleşen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi şükranla anıyor, Çanakkale Zaferi’ni ulusça kutlamanın kıvancı içerisinde sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sevinç ve coşkuyla kutladığımız Çanakkale Zaferi’nin 102. yıldönümünde, bu güzel vatanımız için canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve özlemle yâd ediyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun…

Çanakkale Deniz Zaferi Birinci Dünya Savaşı içinde ayrı bir özelliği olan, tarihin akışını değiştiren, bağımsızlığı uğruna canını vermekten çekinmeyen Türk milletinin kahramanlık destanıdır. Çanakkale Zaferiniz kutlu olsun aziz şehitlerimizi minnetle anıyoruz.

Büyük bir imanın, muazzam bir azmin ve sarsılmaz bir kararlılığın timsali olan bu zaferin 102. yıl dönümünü kutlarken, bu uğurda canlarını vermiş şehitlerimizin mukaddes hatıraları önünde saygıyla ve sevgiyle eğiliyoruz.

Her zaman gönlümüzde yaşayacak aziz şehitlerimiz ve gazilerimizin kahramanlıklarla dolu hatıraları, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere inanarak emanet ettiği Cumhuriyetimizin yaşatılmasının en büyük teminatı olacaktır. Çanakkale Zaferiniz kutlu olsun aziz şehitlerimizi minnetle anıyoruz.

Bugünlere ulaşmamızı sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatanın bölünmez bütünlüğünü ve Türk Milletinin huzur ve güvenliğini sağlamak için hayatlarını feda eden aziz şehitlerimizi minnetle anıyoruz.

Çanakkale, yirminci yüzyılın başında dünya tarihinin belirgin bir şekilde akışının değiştiği yer olmuştur. Dört imparatorluğun dünya sahnesinden silinmesine vesile olmuş ve bizim bugün gururla andığımız Çanakkale Destanı ortaya çıkmıştır. Gününüz kutlu olsun…

Çanakkale, vatan savunmasının akıl ve iman gücüyle destana dönüştüğü, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı, bizim ve dünya için en önemli savaşlardan biridir. 18 Mart Çanakkale Deniz zaferimiz kutlu olsun. Şehitlerimizin mekânları cennet olsun…

Türk ve dünya tarihine damga vurmuş en önemli olaylar arasında yer alan 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, bir milletin birlik ve beraberlik içinde verdiği şanlı mücadelenin unutulmaz hatırası olmak bakımından insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir kahramanlık destanıdır. Zaferiniz kutlu olsun…

Bu mukaddes güzel yurt topraklarının korunması ve bayrağımızın dalgalanması için birlik, beraberlik ve bütünlük içinde verilen mücadeleyi millet olarak idrak etmeli, gelecek nesillere bu bilinci aktarmayı, bu güzel vatanı bizlere emanet eden atalarımıza karşı bir borç bilmeliyiz.

Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizi, temel ilke ve nitelikleriyle geleceğe, dünya milletleri arasında hak ettiği konuma taşımak için mücadele verirken, bizi millet yapan yüksek değerleri canlı tutmalı, daima yüceltmeliyiz.

Çanakkale Zaferi’nin 102. yıldönümünü kutluyor; bugünlere ulaşmamızı sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanın bölünmez bütünlüğü ve Türk milletinin huzur ve güvenliği için hayatlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyorum.

Yedi düvele karşı iman ve inancıyla Dur! diyen ve Çanakkale Zaferi’ni bizlere yaşatan tüm aziz şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz. Allah aynı inanç ve şuuru bizlere de nasip etsin.

İstiklalimizin dönüm noktası, vatan aşkının en kutsal fedakârlıklarının yaşandığı Çanakkale Zaferi’nin 104. yıl dönümünü kutluyor, bu şanlı günü bizlere kazandıran ecdadımızı saygı, minnet ve rahmetle yâd ediyorum.

Çanakkale zaferi İmanın imkânı, ebabillerin filleri yendiği gündür… Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun…

Yoktu ekmeği aşı. Yoktu toprağı taşı Çanakkale’yi taşımıştı sırtında. Mangal yürekli bir on başı.. Çanakkale Zaferimizin 104. yıldönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Seyit Onbaşı ve Çanakkale Geçilmez Diyen tüm şehitleri rahmet ve minnetle anıyorum.

Kükrüyordu tepeden, Mustafa Kemal, Vatanıma ayak basacaksa düşman, Yaşamanın ne gereği var, En son nefer ölünceye kadar, Dövüşeceksiniz aslanlar, Görecek bütün dünya, Ne aslanlar doğururmuş, Emineler, Hatçeler, Ayşeler, Fatmalar.

Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara; Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara… Kazanmanın sırrını bilmiyorsan git, ara, “Çanakkale” ufkunda, “Sakarya” toprağında.

Kazanmak istersen sen de zaferi, Gürleyen sesinle doldur gökleri Zafer dedikleri kahraman peri, Susandan kaçar da coşana gider Bu yolda herkes bir, ey delikanlı, Diriler şerefli, ölüler şanlı! Yurt için dövüşen başı dumanlı, Her zaman bu şandan, o şana gider. Çanakkale Geçilmez!


ÖYLE BİR DİNLE Kİ İÇİN TİTRESİN! EĞER TİTREMİYORSA İÇİN OZAMAN SEN; TÜRK DEĞİLSİN VATAN DEĞİLSİN ANA BABA YÂR DEĞİLSİN EVLAT EŞ DOST DEĞİLSİN ŞEHİD OĞLU ŞEHİD DEĞİLSİN! Saygıyla, minnetle… NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve Sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yana yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarını dindiriniz! Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdiklerinden sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” M. Kemal ATATÜRK

Toprağı vatan yapan şehitlerimizi Minnet ve Saygı ile anıyoruz. 18 Mart Çanakkale Zaferimiz kutlu olsun. 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Minnetle Yâd ediyoruz.

Onlar canlarını seve seve vermeye hazırdılar. Bu vatan için can verdiler. Sizleri unutmadık, Unutmayacağız… 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Minnetle Yâd ediyoruz.


Ay-Yıldız’a sarılanlar… Bu vatan size minnettardır. 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Minnetle Yâd ediyoruz.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?

En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,

-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!

Nerde -gösterdiği vahşetle- “bu: bir Avrupalı! “

Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,

Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. 

Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, 

Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…

Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,

Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,

Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.

Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…

Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.

Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,

Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;

O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,

Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,

Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler…

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat îman?

Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?

Çünkü te’sis-i İlâhî o metîn istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-i beşer;

Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;

“O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme” dedi.

Âsım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, 

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…

Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.

“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;

Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,

Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, 

Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;

Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,

Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,

Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;

Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…

Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.

Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,

Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,

Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…

Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;

Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

MEHMET AKİF ERSOY

Yorumlar